Düsseldorf'un Yeni Yeşil Şehir Merkezi öncüllerine unutulmayacak bir cevap veriyor. Tüm dünyada yerel yönetimler özellikle kentin merkezi noktalarındaki yapıların kent kişiliğine bir katkı sağlayacağını düşünerek özenle seçiyor ve ruhsatlandırıyor. Bunun en iyi örneklerinden birisi Düsseldorf'un Yeni Yeşil Şehir Merkezi'nde görülüyor. Bu yapı başarılı mı? Veya, doğayı binalarda taklit etmek nasıl yorumlanmalı? Bu sorular hemen akla geliyor. Ancak unutulmaması gereken, öncü mimari yapıların eleştirilmelerinin yanında tüm dünyada anımsanması. Yapı kendisi yeşil özellikleri ile ortaya çıkıyor, ancak esas kırılma noktası Düsseldorf'un Yeni Yeşil Şehir Merkezi'ni dünyaya bir anda tanıtıyor olması. Şu anda tüm dünya bu binayı tartışıyor. Gelin bu projeye birlikte bakalım.
Ingenhoven Mimarlık tarafından üstlenilmiş proje hemen ilgiyi üzerine çekiyor. Bütün dünya kentlerini binaları ile tanıtıyor ve özdeşleştiriyor. Şehirler binaları, meydanları ve yeşil parkları ile ikonlaşıyor. Kö-Bogen II Düsseldorf binası böylesi unutulmayacak bir yapı olarak karşımıza çıktı.
Bugün, yüksek bir otoyolun bir zamanlar manzaraya hakim olduğu yerde, meşhur Hofgarten barok bahçeleri şehrin kalbine adeta geri döndü. Kö-Bogen’in eğimli yeşil cepheleri, Land Art'tan esinlenen bir kompozisyonda birbirine bakmakta. Yeni bina kompleksi, şehir ve park arasında kasıtlı bir belirsizlik içinde salınıyor. İşte bu belirsizlik ilgiyi çekiyor.
İki yapı, Gustaf-Gründgens-Platz'a dinamik bir giriş oluşturarak savaş sonrası modernizmin ikonlarına - Dreischeibenhaus'un (1960) net kemer sıkması ve yenilenmesi olan Schauspielhaus'un (1970) canlı hafifliği bakış açısını getiriyor. Kö-Bogen II, bu iki tarihi simge yapıya, onlarla rekabet etmeden çağdaş bir cevap. Plancı, mimar ve peyzaj mimarı tarihe saygı gösterirken ona sert bir cevap da vermeli. Christoph Ingenhoven, çalışmaları ile kentsel planlama konseptleri ve somut projelerle, Düsseldorf'un merkezini 1992'den beri yeniden tasarlama fikrini sürdürüyor.
Düsseldorf Yeşilleniyor
Gürgen, yapraklarını kışın tutan Düsseldorf için yerli sert bir ağaç türü olarak özellikle projede seçilmiştir. Çitleri bina tasarımına dahil etmek için Berlin Beuth Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden Prof. Dr. Strauch ile birlikte kapsamlı bir fitoteknolojik konsept geliştirilmiştir. Yeşillik şehrin mikro iklimini iyileştirmekte, yazın güneş ışınlarına karşı korumakta ve şehir ısı adası etkisini azaltmaktadır. Yine bitkiler karbondioksiti bağlamakta, nemi depolamakta, gürültüyü emerek azaltmakta ve biyolojik çeşitliliği desteklemektedir. Gürgen çitlerinin ekolojik faydası (karbon yutağı), yaklaşık 80 yaprak döken ağacınkine eşdeğerdir. Doğanın mimariye bu entegrasyonu, iklim değişikliğine çağdaş bir kentsel yanıt sunuyor. Bu çaba sadece mimarın değil tüm disiplinlerin nasıl çalıştığını gösteriyor.
Merhaba , bu yapının BREEAM ya da LEED sertifikası var mı acaba ?