Koronavirüs hastalığının (COVID-19 / SARS-CoV-2 virüsünün) iş yerlerinde yayılmasını önlemek için bina hizmetleri ne şekilde işletilmeli ve kullanılmalıdır?
Giriş
17.03.2020 tarihinde REHVA'nın (Federation of European Heating Ventilation and Air Conditioning Associations) yayınladığı rehberde, HVAC veya sıhhi tesisat sistemleri ile ilgili faktörlere bağlı olarak COVID-19'un yayılmasını önlemek için koronavirüs (COVID-19 / SARS-CoV-2) salgını olan alanlarda bina hizmetlerinin işletilmesi ve kullanımı hakkındaki tavsiyeler özetlenmektedir.
Aşağıdaki öneriler, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından işverenler ve bina sahipleri için hazırlanan ‘İşyerlerini COVID-19 için hazır hale getirme’ kılavuzunda sunulan genel rehbere ek olarak verilmiştir.
Aşağıdaki metin öncelikle HVAC uzmanları ve tesis yöneticileri için hazırlanmıştır, ancak iş ve halk sağlığı uzmanları, vb için de faydalı bilgiler içermektedir.
Aşağıda bina ile ilgili önlemler ele alınmakta ve bazı yaygın aşırı tepkiler açıklanmaktadır. Kapsam, enfekte kişilerin sadece nadiren bulunmasının beklendiği ticari ve kamu binaları (örneğin ofisler, okullar, alışveriş alanları, spor tesisleri vb.) ile sınırlıdır; hastane ve sağlık tesisleri gibi genellikle daha fazla enfekte insan konsantrasyonuna sahip tesisler hariç tutulmuştur.
İletim Yolları
Her salgın için önemli olan, enfeksiyöz ajanın iletim yollarıdır. COVID-19 ile ilgili olarak, standart varsayım aşağıdaki iki iletim yolunun baskın olduğudur: büyük damlacıklar (hapşırma veya öksürme veya konuşma sırasında yayılan damlacıklar / parçacıklar) ve yüzey (fomit) teması (el-el, el-yüzey vb.).
Bilim camiasından daha fazla dikkat çeken üçüncü bir iletim yolu fekal-oral yoldur. SARS-CoV-2 enfeksiyonları için fekal-oral bulaşma yolu DSÖ tarafından dolaylı olarak tanınmaktadır (en son 2 Mart 2020 teknik brifinglerine bakınız).
Bu dokümanda klozet kapaklarının kapalı olarak sifona basılmasını ihtiyati tedbir olarak önermişlerdir. Ayrıca, su sızdırmazlığının düzgün çalışması için düzenli olarak su ekleyerek (iklime bağlı olarak her 3 haftada bir) zeminlerde ve diğer sıhhi tesisatlarda kurumuş drenajlardan kaçınmayı önerirler. Bu SARS 2003-2004 salgını sırasındaki bir gözlemle uyumludur: açık bağlantıları olan kanalizasyon sistemlerinin Hong Kong'daki bir apartmanda (Amoy Garden) iletim yolu olduğu görülüyordu. Tuvaletler kapakları açık sifona basıldığında kalıntı içeren damlacıkların buhar şeklinde havaya karıştığı bilinmektedir. Ve dışkı örneklerinde SARS-CoV-2 virüslerinin tespit edildiğini de biliyoruz (son bilimsel makalelerde ve Çinli yetkililer tarafından bildirilmiştir). Ayrıca, yakın zamanda bir apartman kompleksinde de (Mei Evi) benzer bir olay bildirildi. Bu nedenle, fekal-oral iletim yollarının iletim yolu olarak dışlanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Hava yoluyla iki maruz kalma mekanizması vardır:
Enfekte olmuş kişiden serbest bırakılan ve bu kişinin yaklaşık 1-2 m'den daha uzak olmayan yüzeylere düşen büyük damlacıklar (> 10 mikron) ile yakın temas iletimi. Damlacıklar öksürme ve hapşırmadan oluşur (hapşırma tipik olarak daha fazla parçacık oluşturur). Bu büyük damlacıkların çoğu, masa gibi yakındaki yüzeylere ve nesnelere düşer. İnsanlar bu kontamine yüzeylere veya nesnelere ve sonra gözlerine, burunlarına veya ağızlarına dokunarak enfeksiyona yakalanabilir. İnsanlar enfekte olmuş bir kişinin 1-2 metre yakınında durursa, hapşırma veya öksürme veya soluk verme yoluyla yayılan damlacıkları nefes yoluyla içlerine alarak doğrudan enfeksiyona yakalanabilirler.
Saatlerce havada kalabilen ve uzun mesafelerde taşınabilen küçük parçacıklar (<5 mikron) ile yakın temas iletimi. Bunlar da öksürme ve hapşırma ve konuşma ile üretilir. Küçük parçacıklar (damlacık çekirdekleri veya kalıntı) buharlaşan (genellikle milisaniye içinde) ve kuruyan damlacıklardan oluşur. Bir koronavirüs partikülünün boyutu 80-160 nm ve iç mekan havasında 3 saate kadar ve oda yüzeylerinde 2-3 güne kadar genel iç mekan koşullarında aktif kalır (özel temizlik yoksa). Bu kadar küçük virüs partikülleri havada asılı kalabilir ve odalar arası hava akışıyla veya havalandırma sistemlerinin emiş kanalları vasıtasıyla uzun mesafeler kat edebilir. Hava yoluyla iletim geçmişte SARS-CoV-1 enfeksiyonlarına neden olmuştur; şu anda spesifik olarak bu yolla Corona hastalığı (COVID-19 / SARS-CoV-2) enfeksiyonu için rapor edilmiş bir kanıt yoktur. Havadaki partikül yolunun olasılığını reddeden rapor edilmiş veriler veya çalışmalar da yoktur. Bunun bir göstergesi: Korona virüsü SARS-CoV-2, enfekte hastaların bulunduğu odaların egzoz deliklerinden alınan sürüntülerde tespit edilmiştir. Bu mekanizma, enfekte kişilerden 1-2 m uzaklıkta mesafeli olmanın yeterli olmayabileceğini ve havalandırmanın arttırılması yoluyla daha fazla parçacığın uzaklaştırılmasının yararlı olduğunu göstermektedir.
Bina hizmetleri işletimi için pratik öneriler
Hava beslemesini ve egzoz havalandırmasını artırın
Mekanik havalandırma sistemli binalarda uzatılmış çalışma süreleri tavsiye edilir. Havalandırmayı birkaç saat önce başlatmak ve normalden daha sonra kapatmak için sistem zamanlayıcılarının saat zamanlarını değiştirin. Daha iyi çözüm, insanların binada bulunmadığı zamanlarda da havalandırma oranlarını düşürmek (ancak tamamen kapatmamak) veya 7/24 açık tutmaktır. Isıtma ve soğutma ihtiyaçlarının düşük olduğu bahar zamanı göz önüne alındığında, yukarıdaki öneriler sınırlı seviyede enerji artışına neden olurken, virüs parçacıklarını binadan uzaklaştırmaya ve yüzeyden salınan virüs parçacıklarını temizlemeye yardımcı olurlar.
Genel tavsiye, binaya mümkün olduğunca taze hava sağlamaktır. Kilit nokta, kişi başına sağlanan temiz hava miktarıdır. Akıllı çalışma planlaması sayesinde, çalışan sayısı azalırsa, kalan çalışanları daha küçük alanlara yoğunlaştırmayın; havalandırma temizleme etkisini arttırmak için aralarındaki mesafeyi koruyun veya genişletin.
Tuvaletlerin egzoz havalandırma sistemleri her zaman 7/24 açık tutulmalı ve özellikle fekal-oral iletimden kaçınmak için negatif basınç oluşturulduğundan emin olunmalıdır.
Daha fazla pencere havalandırması yapın
Genel öneri kalabalık ve kötü havalandırılan yerlerden uzak durmaktır. Mekanik havalandırma sistemleri olmayan binalarda, açılır pencerelerin kullanılması önerilir (bazı termal rahatsızlıklara neden olsa bile normalden çok daha uzun süre pencereler açık tutulmalıdır). Pencere havalandırması hava değişim oranlarını artırmanın tek yoludur. Bir odaya girerken (özellikle oda önceden başkaları tarafından işgal edildiğinde) 15 dakika kadar pencere açabilir. Ayrıca, mekanik havalandırmalı binalarda, havalandırmayı daha da artırmak için pencere havalandırması kullanılabilir.
Pasif yığın etkili veya mekanik egzoz sistemli tuvaletlerdeki açık pencereler, tuvaletten diğer odalara kontamine olmuş bir hava akışına neden olabilir, bu da havalandırmanın ters yönde çalışmaya başladığını ima eder. Tuvalet pencerelerini açmaktan kaçınılmalıdır. Tuvaletlerden yeterli egzoz havalandırması yoksa ve tuvaletlerdeki pencere havalandırmasından kaçınılamıyorsa, bina boyunca çapraz akış sağlamak için pencereleri diğer alanlarda da açık tutmak önemlidir.
Nemlendirme ve iklimlendirmenin pratik bir etkisi yoktur
Binalarda bazı virüslerin bulaşması, hava sıcaklıkları ve nem seviyelerini değiştirmekle sınırlandırılabilir. COVID-19 (SARS-CoV-2) durumunda, bu maalesef bir seçenek değildir, çünkü SARS-CoV-2 virüsü çevresel değişikliklere karşı oldukça dirençlidir ve sadece % 80'in üzerindeki çok yüksek bağıl nem ve 30 C'nin üzerindeki sıcaklıklara hassastır. Bu seviyeler ise binalarda başka nedenlerden dolayı ulaşılamaz ve kabul edilemez (örn. termal konfor).
Söz konusu küçük damlacıklar (0.5 - 10 mikron) herhangi bir bağıl nem (RH) seviyesi altında hızlı bir şekilde buharlaşacaktır. Burun sistemleri ve mukoza zarları % 10-20 gibi çok düşük bağıl nemde enfeksiyonlara karşı daha duyarlıdır ve bu durum kış aylarında bazen nemlendirme önerilmesinin sebebidir (yaklaşık% 30'a kadar). COVID-19 vakasındaki bu dolaylı nemlendirme ihtiyacı, gelen iklim koşulları göz önüne alındığında alakalı değildir (Mart ayından itibaren, nemlendirmeden tüm Avrupa iklimlerinde iç mekan bağıl neminin % 30'dan daha yüksek olmasını bekliyoruz).
Bu nedenle, nemlendirme sistemlerinin ayar noktalarını değiştirmeye gerek yoktur. Başlamak üzere olan bahar zamanı düşünüldüğünde, bu sistemler hiçbir şekilde çalışmaz.
Isıtma ve soğutma sistemleri, COVID-19 yayılımı üzerinde doğrudan bir etkisi olmadığı için normal şekilde çalıştırılabilir. Genellikle, ısıtma veya soğutma sistemleri için ayar noktalarının değiştirilmesine gerek yoktur.
Isı geri kazanım cihazlarının güvenli kullanımı
Belirli koşullar altında emiş havasındaki virüs partikülleri binaya tekrar girebilir. Isı geri kazanım cihazları, partiküllere bağlı virüsleri sızıntılar yoluyla egzoz havası tarafından besleme havası tarafına taşıyabilir.
Rotorlu tip ısı eşanjörlerinde (entalpi tekerlekleri dahil) parçacıklar ısı eşanjörü yüzeyinin dönüş havası tarafında birikir ve bundan sonra ısı eşanjörü besleme havası tarafına döndüğünde tekrar havada asılı hale getirilebilir. Bu nedenle, SARS-CoV-2 salgını sırasında rotorlu tip ısı eşanjörlerinin (geçici olarak) kapatılması önerilir.
Isı geri kazanım bölümlerinde sızıntılardan şüpheleniliyorsa, egzoz tarafındaki daha yüksek basıncın besleme tarafında hava kaçaklarına neden olacağı bir durumdan kaçınmak için basınç ayarı veya bypass yapılması bir seçenek olabilir.
Isı geri kazanım cihazları yoluyla virüs partikül iletimi, HVAC sistemi, ikiz sistemli veya geri dönüş ve besleme tarafı arasında % 100 hava ayrılmasını garanti eden başka bir ısı geri kazanım cihazı ile donatıldığında bir sorun oluşturmaz.
Dönüş havası (resirkülasyon) kullanılmamalıdır
Dönüş kanallarındaki virüs partikülleri, merkezi klima santralleri karışım havalı santraller olduğunda binaya tekrar girebilir. SARS-CoV-2 salgını boyunca merkezi klima santrallerinde dönüş havasının yeniden kullanımından kaçınılması önerilir: resirkülasyon damperlerini kapatın (Bina Yönetim Sistemi üzerinden veya manuel olarak).
Bunun soğutma veya ısıtma kapasitesi ile ilgili sorunlara yol açması durumunda, bu kabul edilmelidir çünkü kirliliği önlemek ve halk sağlığını korumak termal konforu garanti etmekten daha önemlidir.
Bazı klima santralleri ve resirkülasyon bölümlerinde dönüş havası filtreleri bulunur. Resirkülasyon damperlerini açık tutmak için bu bir neden olmamalıdır, çünkü bu filtreler standart filtre oldukları için (HEPA filtre değil) normalde virüslü parçacıkları etkin bir şekilde filtrelememektedir.
Mümkün olduğunda, yerel sirkülasyon kullanan fan coil üniteleri gibi merkezi olmayan sistemler de virüs partiküllerinin oda havasında yeniden asılı kalmasını edilmesini önlemek için kapatılmalıdır (özellikle odalar birden fazla kişi tarafından kullanıldığında). Fan coil cihazlarında virüslü parçacıkları filtrelemeyen kaba filtreler bulunur. Kapatılması mümkün değilse, bu birimler temizlik planlamasına dahil edilmelidir, çünkü odadaki diğer yüzeyler gibi parçacıkları toplayabilirler.
Kanal temizlemenin pratik bir etkisi yoktur
Havalandırma sistemleri yoluyla SARS-CoV-2 iletimini önlemek için havalandırma kanallarının temizlenmesini öneren aşırı reaktif ifadeler vardır. Kanal temizliği odadan odaya enfeksiyona karşı etkili değildir, çünkü ısı geri kazanımı ve resirkülasyon ile ilgili yukarıdaki talimatlara uyulursa havalandırma sistemi bir kontaminasyon kaynağı değildir. Küçük partiküllere bağlı virüsler havalandırma kanallarında kolayca birikmez ve normal şartlarda zaten hava akışıyla taşınır. Bu nedenle, normal kanal temizleme ve bakım prosedürlerinde herhangi bir değişikliğe gerek yoktur. Çok daha önemli olan, taze hava tedarikini arttırmak, yukarıdaki önerilere göre havanın yeniden dolaşımını önlemektir.
Taze hava filtrelerini değiştirmek gerekli değildir
COVID-19 bağlamında, filtrelerin değiştirilmesi ve açık hava virüs kontaminasyonunun çok nadir durumlarda, örneğin hava çıkışları hava girişlerine yakınsa, koruma etkisinin ne olduğu sorulmaktadır. Modern havalandırma sistemleri (klima santralleri), dış hava girişinden hemen sonra (dış havadaki ince partikül maddeleri filtreleyen F7 veya F83 veya ISO ePM1 filtre sınıfı) ince dış hava filtreleri ile donatılmıştır. 80-160 nm'lik (PM0.1) bir koronavirüs parçacığının boyutu, F8 filtrelerinin yakalama alanından daha küçüktür (PM1 için yakalama verimliliği % 65-90), ancak bu tür küçük parçacıkların çoğu, difüzyon yoluyla filtrenin liflerine yerleşecektir. SARS-CoV-2 parçacıkları, zaten filtrelerin yakalanma alanı içinde olan daha büyük parçacıklarla da toplanır. Bu, nadiren virüs bulaşmış dış hava vakalarında, ince dış hava filtrelerinin düşük konsantrasyon için makul bir koruma sağladığını ve dış havada bulunan virüsleri nadiren yaydığını gösterir.
Filtre değiştirme uygulamaları açısından normal bakım prosedürleri kullanılabilir. Tıkalı filtreler bu bağlamda bir kirlenme kaynağı değildir, ancak taze hava akışını azaltarak iç mekan kontaminasyonunu artırırlar. Bu nedenle, basınç veya zaman sınırları aşıldığında filtrelerin normal prosedüre göre veya programlı bakıma göre değiştirilmesi gerekir.
Sonuç olarak, mevcut dış hava filtrelerinin değiştirilmesini ve yerine farklı tipte filtreler takılmasını veya normalden daha erken değiştirilmesini önermiyoruz.
Oda havası temizleyicileri belirli durumlarda yararlı olabilir
Oda hava temizleyicileri havadaki partikülleri etkili bir şekilde uzaklaştırır ve bu da havalandırmaya kıyasla benzer bir etki sağlar. Etkili olabilmesi için hava temizleyicilerin en az HEPA filtre verimliliğine sahip olması gerekir. Ne yazık ki, cazip fiyatlı oda hava temizleyicilerinin çoğu yeterince etkili değildir. Elektrostatik filtreleme prensipleri (oda iyonlaştırıcılarıyla aynı değildir!) Kullanan cihazlar da genellikle oldukça iyi çalışır. Hava temizleyicileri yoluyla hava akışı sınırlı olduğundan, etkili bir şekilde hizmet verebilecekleri taban alanı normalde oldukça küçüktür, tipik olarak 10 m2'den azdır. Hava temizleyici kullanmaya karar verirseniz (tekrar: düzenli havalandırmayı arttırmak genellikle çok daha verimlidir) cihazı solunum bölgesine yakın bir yere yerleştirmeniz önerilir. Besleme havası veya oda havası arıtımı için kurulacak özel UV temizleme ekipmanı, bakteri ve virüsleri öldürmek için de etkilidir, ancak bu normalde sağlık tesisleri için uygun bir çözümdür.
Klozet kapağı kullanım talimatları
Eğer tuvaletlerde klozet kapağı varsa, sifona tuvalet kapağı kapalıyken basılması tavsiye edilir. Bu şekilde damlacık buharı yoluyla havaya karışması minimize edilmiş olur. Bu nedenle, bina kullanıcılarını klozet kapaklarını kullanmaları konusunda uyarın.
Comments